30 Mayıs 2010 Pazar

Hiçte Kolay Olmadı

Karmaşa duruluyor sanki. Suyun durulmasını beklemek gerek ya öyle oluyor sanırsam bu sefer sabretmeyi başardım kaybetmemek adına sevdiğimi. Hiçte kolay olmadı eminim, hiçte kolay olmadı.

Mevsimlerin Renkleri

Her mevsimin bir rengi var bu günlerde ormanın rengi sarı, pembeler biteli bir ay oldu. Yaz gelince mavi olacak her yer, sonbaharda alev alev orman gün batımında. Doğa rengarenk yaşıyor yaşamı peki kaçımız görebiliyoruz doğa hala yok olmamışken kaçımız görüp hissedebiliyoruz ki?

29 Mayıs 2010 Cumartesi

Rol Yapsak mı?

İnsan neden rol yapar ki diye düşünürken sevdiğim bir insan için rol yaparken buldum kendimi.
Gayet mantıklı bir şekilde davranmak zorunda kalmak benim için gayet ilginç bir deneyim doğrusu ve çocukluğumu sevmeyip beni seviyor olmasına alışmakta hiç doğal değil. Hayatın her aşamasında rol yapıyoruz diye avutmalımıyız kendimizi bu büyük bir yalandan başka birşey olamaz yok asla avutamam tek gerekçem sevdiğim insanların böyle mutlu olması.

Derin Kuyu

Kalbim atıyor, uzaktan sesini duyuyorum. Derin bir kuyudan gelen sesler gibi, kasvetli ve nemli bir ses geliyor kulağıma. Aşkım, duvarlarımdan sızan acı suyum sanki içimde birikmiş. Soğuk ve ıssız kuyuda yalnızlığım artarak yankılanıyor duvarlarımda.

28 Mayıs 2010 Cuma

Yeni bir başlangıç

Yeni bir başlangıç için güzel bir zaman ve güzel bir isim sanki bu gün bir dostumla farklı düşüncelerimizi sıradanlaştırırken aklıma geliverdi sahip olduğum bir sürü dip notlarım anlaşılmazlarım ve o an bu isim çokta mantıklı geliverdi hadi bakalım.

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Derin Kuyu

Kalbim atıyor, uzaktan sesini duyuyorum. Derin bir kuyudan gelen sesler gibi, kasvetli ve nemli bir ses geliyor kulağıma. Aşkım, duvarlarımdan sızan acı suyum sanki içimde birikmiş. Soğuk ve ıssız kuyuda yalnızlığım artarak yankılanıyor duvarlarımda.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Faruk Vakkası

Amma zavallıyım diye söze başlayayım bu sefer benim hatunun tabiriyle ucube ancak benim için ucubelik yeterli bir karşıtlık olmuyacaktır sanırsam ben ayrıca birde zavallıyım ve salaklık derecesinde saf ne diyebilirim ki saçma sapan yine köşeye sıkıştım işte klasik faruk vakkası meşhur bir cem vakkamız var şu günlerde buda benim vakkam saçma yaşam formadım hayr olsun bir dostun dediği gibi yanlış şeyleri yanlış yerlerde arıyoruz sanırsam ancak salaklık baki işte ne edek

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Kilit Taşı

Eskiden taş binaları incelerken dokuları ve ruhları beni çok etkilerdi. Sert görünümlerinin ardında ne kadar yumuşak olabileceklerini hissederdim sanki. Halbu ki taş soğuk ve serttir, doğası itibariyle ateşte erimiş halde meydana gelir ve aslında akıcıdır.
Bir kapı eşiğinde oturup düşünmek ve gelen serin ve nemli esintiyi solumak ise ayrı bir zevki benim için. Camilerin mermerlerine elimi yapıştırıp derinden ruhlarını hissettiğimi çok bilirim. Bu yapılara olan sevgim zamanla taşa şekil vermeye ve dokunmaktan biraz fazlasını yapmaya döndü zamanla tüm sevdiklerime yaptığım gibi sanırsam.
Yine taş yapıları incelediğim bir gün ki ya eminönünün ara sokaklarında yada süleymaniyedeyken, kapı girişlerinde ki muazzam girişlerin üstünde ki kemerler dikkatimi çekti. Birleşim teknikleri ve birbirlerine mükemmel derecede uyumla yanaştırılmaları ve kuvvetli yapıları. Sonrasında bir çok kemer araştırdığımı ve birleşimlerini incelediğimi farklı şekil ve taşlardan oluştuklarını bilirim. Fakat beni en çok etkileyen şey kemerin iki taraftan çıkışta tepede birleşim noktasına konan farklı renk ve şekilde ki kilit taşı idi muazzam bir yük ve ağırlığın bindiği yapının kilit noktası. Bu gün düşünüyorum da yinede orda olmaya değer.

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Not:

Beni, sadece bir kez terkedebilirsin.